AYET-İ KERİME

http://emelleri.blogspot.com.tr/2013/06/fakirlige-sebep-olan-seyler.html

18 Ekim 2015 Pazar

KUR'AN-I KELAMIN HARİCİNDEKİ DİLLERLE NAMAZ KILINIRMI

İSLAMIN HER DEVİRDE DÜŞMANLARI, DİNİ MÜBİNİ BOZMAYA ÇALIŞAN GAYRİ İSLAMİ BOZGUNCULARI OLMUŞTUR..
MİLLETLER DÜNYADA SAVUNMA, DİL, SPOR, TARİH, IRK, DİN... GİBİ ÜSTÜNLÜKLERLE HAKİMİYET KURMAYA ÇALIŞMIŞLARDIR. BUNU YAPAMAYANLAR BÜKEMEDİĞİ BİLEĞİ KARALAMAYA KIRMAYA İNKARA UĞRAŞMIŞLARDIR.

Osmanlı Tüm dünyaya osmanlıca ile Adaletini, dinin emirlerini anlatmış ve İslamı yüceltmiştir. 
ASLA İSLAMIN DİLİ ARAPÇA YI ZEDELEMEMİŞ RESULULLAHIN sav ÖĞRETTİĞİ, TEBLİĞ ETTİĞİ BİÇİMİNDEN TAVİZ VERMEMİŞ.. Bundan önceki İslam medeniyetleride  zaten uygulamışlar.
Günümüzde ise ingilizce dünya dili yarışında zirvede değilmidir?
Hazindirki Namazın farzlarından kıraat Türçe dilindede okunabilir diyerek taa.. islam tarihine belge olsun diye iftiralar yerleştirmişler, Ümmetin dininin Arapça dili Allah'ın cc ayetleriyle sabitken Amel Dilini tahrip için ve ümmeti bu katagoridede parçalamak kendi uyduruklarını değişik dildeki Müslüman milletlere din diye yerleştirmek için her gavurluğu yaptıkları gibi yapmaktadırlar.
Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah, gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah'ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O hâlde, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin, Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz, onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükâfat olarak bulursunuz. Allah'tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
اِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ اَنَّكَ تَقُومُ اَدْنٰى مِنْ ثُلُثَیِ الَّيْلِ وَنِصْفَهُ وَثُلُثَهُ وَطَائِفَةٌ مِنَ الَّذٖينَ مَعَكَ وَاللّٰهُ يُقَدِّرُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ عَلِمَ اَنْ لَنْ تُحْصُوهُ فَتَابَ عَلَيْكُمْ فَاقْرَؤُا مَا تَيَسَّرَ مِنَ الْقُرْاٰنِ عَلِمَ اَنْ سَيَكُونُ مِنْكُمْ مَرْضٰى وَاٰخَرُونَ يَضْرِبُونَ فِى الْاَرْضِ يَبْتَغُونَ مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ وَاٰخَرُونَ يُقَاتِلُونَ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ فَاقْرَؤُا مَا تَيَسَّرَ مِنْهُ وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَقْرِضُوا اللّٰهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِ هُوَ خَيْرًا وَاَعْظَمَ اَجْرًا وَاسْتَغْفِرُوا اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ    Muzzemmil Suresi - Ayet 20 
Ayette: ''Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun'' DİYOR!..
Kur'an'dan başka dilde keyfinize göre okuyun demiyor.
Deliye, bunağa, sarhoşa, sabiye... değil akil baliğ müslümanlığı İslamın istediği gibi kabul eden insan ve cinlere NAMAZ EMREDİLİYOR VE KIRAAT ETMEKTE FARZ BUDA KUR'AN KALAMI DİLİ İLE OLMALIDIR.
Okuyamıyor öğrenemiyor dersen derimki: sarhoşmu, akılsızmı ... alışveriş yapıyor, ihtiyaçlarını gideriyor, anne olmuş baba olmuş herşeye aklı zamanı yetmiş inandım dediği dini ve dilini öğrenemiyor. 
İlla bir zındık, DİN DÜŞMANI  fasık ayetleri senin diline çevirecek sen bunu nasıl okuyup öğreniyorsun demezlermi?
Yani kendi adını bilmiyor okuyamıyor cebindeki paraya akıl edemiyor yönetemiyor öğlemi Halbuki müslüman olmanın ilk şartı akıllı olmak. 
EZAN DÜNYA SEMALARINDA TEK LİSAN KALDIKÇA DÜNYANIN HER DEVRİNDE VE COĞRAFYASINDA ÜMMET-İ İSLAM TEK DİLDE İBADET EDİP KAYNAŞTIKÇA ARAFATTA VAKFEYE DURUP HUTBESİNİ BEYTULLAHTA TAVAFINI TELBİYESİNİ NAMAZDA FATİHASINI ZAMMI SÜRESİNİ OKUDUKÇA KAYNAŞTIKÇA BİRBİRİNİ ANLAYIP SEVDİKÇE ÜMMET OLDUKÇA GAVUR VE ONUN OYUNCULARI ÇILDIRACAK ELBET.. 
SEN EY MÜSLÜMAN BU ÇILGIN KAFİRLERDEN DİNİNİ ALACAĞINA KITABIN KUR'AN'I KERİME SARIL VE OKU ÖĞREN. 
Vahdeddin HOCA








*

2 Ekim 2015 Cuma

UMRE VE HAC İBADETİ

HAC İslam’ın temel ibadetlerinden biridir. Arafat’ta belirli vakitte bir süre durmaktan, daha sonra Kabe-i Muazzama’yı usulüne göre ziyaret etmekten ibaret olan ve İslam’ın şartlarından birisini teşkil eden ibadettir.



Hac ibadeti maksadıyla ziyaret edilecek olan yerler; “Kabe, Arafat ve çevresidir. Zamanı ise Hac ayları diye isimlendirilen, Şevval, Zilkade ve Zilhicce aylarıdır.” Hac’da her fiil için özel zamanlar vardır. Ziyaret tavafının, Kurban Bayramı sabahından, ömrün sonuna; Arafat’ta vakfenin ise, Arefe günü zevalden, Kurban Bayramı sabahı şafak sökünceye kadar yapılabilmesi gibi. Diğer yandan bu büyük ziyarete hac niyetiyle ve ihramlı olarak yönelmek de gereklidir.

Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre; “Allah elçisine hangi amelin daha faziletli olduğu sorulunca şöyle buyurdu: Allah’a ve Resullüne iman. Sonra hangisi denildi? Allah yolunda cihad buyurdu. Sonra hangisi sorusuna ise; “Mebrur Hac” cevabını verdi”

“Umre, ikinci bir umreye kadar olan günahlara keffarettir. Mebrur haccın karşılığı ise ancak cennettir” (Nesai, Hac) Mebrur Hac, kendisine hiçbir günah karışmayan, eksiksiz olarak ifa edilen “Makbul Hac” anlamına gelir.

Hac ve umre ile, her yıl Kabe’nin ihyası gerçekleşir. Umre’yi bir yılın veya ömrün herhangi bir gününde ifa imkanı vardır. Umre, belirli günlerde yapılabilen Hac ibadetinden daha kolaydır. Hac küçük günahlara keffaret olur ve ruhu masiyet kirlerinden temizler. Hatta bazı Hanefi alimlerine göre, büyük günahları da örter. Mebrur Hac yapanın cennete gireceğini bildiren hadisle, yine Peygamberimiz (s.a.v.)’in şu hadisleri bu konuda önemli delil teşkil eder,

– “Kim Hac yapar, bu esnada cinsi temastan korunur, çirkin söz ve davranışlardan uzak durursa, annesinden doğduğu gündeki gibi günahlarından kurtulur.” (Buhari)

– “Hac ve Umre yapanlar Allah (c.c.)’ın misafirleridir. O’ndan bir şey isterlerse, onlara cevap verir. Af isterlerse, onları affeder. “ (İbni Mace, Menasik, 5)

– “Allah’ım! Hac yapanı ve hacının kendisine dua ettiği kimseleri mağfiret et.”

Hac ibadeti, dünyanın çeşitli yörelerinden, renk, dil ve ülke ayırımı gözetilmeksizin, milyonlarca müslümanı bir araya getirir. Tanışıp, görüşme lerine, ekonomik bakımdan bütünleşmelerine, düşmanları karşısında tek saf halinde yardımlaşmalarına zemin hazırlar. Böylece, şu ayetlerdeki mana tecelli eder, “İnsanları Hacca davet et ki, gerek yaya olarak ve gerekse uzak yollardan gelen çeşitli vasıtalarla sana varsınlar. Böylece onlar dünyevi ve uhrevi menfaatlerini görsünler ve belli günlerde, Allah (c.c.)’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları kurban ederken, Allah (c.c.)’ın adını ansınlar. Siz de onlardan yeyin, yoksula ve fakire yedirin.” (Hac, 22/27, 28)

Hac, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan müminler arasındaki kardeşlik bağlarını güçlendirir. İnsanlara gerçekten eşit olduklarını birlikte yaşayarak gösterirler. Arap olanla olmayanın, beyazla siyahın takva dışında bir üstünlüğünün bulunmadığı inancı vicdanlara yerleşir.

Haccın Hükmü ve Delilleri:

İslam alimleri Haccın ömürde bir defa farz olduğu konusunda görüş birliği içindedir. Kur’an Kerim’de şöyle buyurulur: “Oraya gitmeye gücü yeten herkese, Allah için Kabe’yi ziyaret edip haccetmek farzdır” (Al-i İmran, 3/97) “Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın.” (Bakara, 2/196)

Hadislerde şöyle buyurulur:

– “Şüphesiz Allah (c.c.) size Haccı farz kıldı, Haccı ifa ediniz” (Müslim, Hac)

– “İslam beş şey üzerine bina edilmiştir: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed (s.a.v)’in, Allah’ın elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, Beytullah’ı Hac etmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhari, İman, l, 2)

Hz. Peygamber haccın farz kılındığını ashabı kirama duyurunca, içlerinden birisi; “Her yıl mı?” demiş, Resulullah (s.a.v.) susmuştur. Bu soru üç defa tekrar edilince; “Eğer evet deseydim, Hac üzerinize her yıl farz olurdu, buna da güç yetiremezdiniz” buyurmuştur. (Müslim, Hac, 412)

Hadiste şöyle buyurulur: “Hac ve umreyi peşi peşine yapınız. Bu ikisi, körüğün; demir, altın ve gümüşün pasını yok ettiği gibi, fakirliği ve günahları yok eder. Mebrur Haccın sevabı ancak cennettir.” (Tirmizi, Hac, 2)

Bazı durumlarda birden fazla Hac yapmak gerekebilir. Adak Haccı ve bozulan bir nafile Haccı kaza etmek gibi. Bazen Hac haram olur. Haram para ile Haccetmek gibi. Bazen de mekruh olur. Hizmete muhtaç olan ana-babanın iznini almadan Haccetmek gibi. Ebeveyn bulunmayınca dede ve ninelerden, borcunu ödeyecek başka malı bulunmayan borçlu ve kefilin alacaklılardan izin almaksızın, Hac yapması da mekruhtur. Hanefilere göre bu kerahet, tahrimen dir.

Haccın Şartları:

Haccın şartları erkekleri ve kadınları içine alan genel veya yalnız kadınlarla ilgili özel şartlar olmak üzere ikiye ayrılır. Bunlar tam olarak bulununca Hac ve edası farz olur. Aksi halde farz olmaz.

Genel şartlar. Bunlar; farz oluşunun, sıhhatinin veya edasının şartları kabilinden olur. Müslüman, akıllı, ergen, hür ve Haccetmeye gücünün yeter olması gibi.

1-) Müslüman Olmak: Kafire Hac farz olmaz.

2-) Ergen ve akıllı olmak: Çocuk ve akıl hastaları Hacla yükümlü değildir. Çünkü bunlar şer’i hükümlerle yükümlü tutulmamışlardır. Akıl hastasının yapacağı Hac veya Umre, ibadet ehliyeti bulunmadığı için sahih olmaz.

3-) Hür olmak: Köle, esir ve mahkuma Hac farz değildir. Çünkü Hac, süresi uzun, belli bir yolculuğu gerekli kılan ve yolculuğa güç yetirilmesi şart kılınan bir ibadettir. Hürriyetten yoksun olan kimsenin bunu ifa etmesi mümkün olmaz.

4-) Vakit: Arafat’ta vakfe ve ziyaret tavafı için belirli vakitlere yetişmedikçe hac farz olmaz. Bu sürenin dışındaki vakitler, farz Hac için ihrama girmeyi ve Haccın rükünlerini ifaya elverişli değildir. Ancak Hac niyetiyle ihrama, bu aylardan önce girilse, ihram geçerli ve yapılacak Hac sahih olur.

5-) Haccı ifaya gücünün yetmesi: Bu beden, mal veya yol emniyeti ile ilgili olabilir. Ayette, “Oraya gitmeye gücü yeten herkese, Allah için Kabe’yi ziyaret edip Haccetmek farzdır” (Ali İmran, 3/97) buyuruluyor. Ayetteki “Hacca yol bulabilen, Hacca gitmeye gücü yeten” ifadesi Hanefilere göre “bedeni, malı ve emniyet” unsurlarını kapsamına alır. Bunlar Haccın edasının şartlarını oluşturur.

a-) Beden sağlığı ve sağlamlığı. Buna göre yatalak, hasta, kör, felçli, iki ayağı kesik, binek üzerinde kendi başına duramayan yaşlı kimse, tutuklu bulunan ile zalim yöneticilerin Hac için vize vermediği kimseler üzerine Hac farz olmaz. Çünkü Allah-u Teala, Haccın farz olması için “gücün yetmesi”ni şart koşmuştur.

b-) Gerekli maddi güce sahip olmak. Bu yolda tüketeceği yiyecek ve oraya varabilmek için bineceği vasıtadan ibarettir. Buna göre, bir kimseye Haccın farz olabilmesi için, Hac süresince hem kendisinin, hem de bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakalarını ve nakil vasıtasını temin gücüne sahip olmalıdır.

c-) Yol emniyeti. Haccın farz olması için yol güvenliğinin bulunması şarttır.

Haccın farzları üçtür. Biri yapılmazsa Hac sahih olmaz.
1-) Haccı ihramlı yapmaktır.

2-) Vakfeye durmak. (Arefe günü, Arafat’ın, Vadi’l Urane denilen yerinden başka herhangi bir yerinde, öğle ve ikindi namazlarından sonra vakfeye durulur.)

3-) Kâbe-i Muazzama’yı Tavaf-ı Ziyaret etmektir.

Tavaf, Mescid-i Haram içinde Kâbe-i Muazzama etrafında dönmek demektir. Dördü farz, üçü vacip olmak üzere yedi kere dönülür. Makam-ı İbrahim’in dışından dolaşarak da tavaf etmek caizdir.

Kadınlar tavafta, Kâbe’ye yaklaşmamaları efdaldir. Kadına dokun mak ihtimali çok ise, Şafii’lerin Hanefi’yi veya Maliki’yi taklit etmesi lazım olur.

Tavafı mescid dışından yapması caiz değildir. Tavafa niyet etmek de, ayrıca farzdır. Tavaf-ı ziyareti Arafat’tan sonra da yapmak da farzdır.  Tavaf ederken ve sa’y ederken, ezan okunursa, bunlar bırakılıp, namazdan sonra tamamlanır.

Haccın vacipleri şunlardır:
1-) Tavafa Hacerül Esved veya hizasından başlamak.

2-) İhram yasaklarına uymak.

3-) Tavafı yürüyerek yapmak.

4-) Arefe günü, akşam ve yatsı namazlarını yatsı vakti girdikten sonra Müzdelife’de cem-i tehir ile kılmak. Hanefi mezhebinde vaciptir.

5-) Umre sa’yinin, umre tavafından sonra, henüz tıraş olmadan, ihramlı olarak yapılması vaciptir.

6-) Şeytan taşlama, kurban kesme, saç tıraşı vacip olup ayrıca bu sıraya riayet de vaciptir.

7-) Tavafı kudümden sonra ve hac ayları içinde olmak şartı ile, Safâ ile Merve tepeleri arasında, yedi kere sa’y etmek, yani, usulü ile yürümek. Tavafsız sa’y sahih olmaz.

8-) Arafat’tan dönüşte, Müzdelife de vakfeye durmak.

9-) Minâ’da şeytan taşlamak, yani üç gün, temiz taş veya teyemmüm caiz olan şey atmak.

10-) İhramdan çıkmadan önce, başın en az dörtte birini ustura ile tıraş ettirmek veya en az üç santim, kendisi veya başkası kırkmak. Berber veya ustura bulamamak özür sayılmaz. Saçsız olan veya başı yaralı olan da usturayı değmeden baştan geçirir. Kadın, saçını tıraş etmez. Makasla biraz keser.

11-) Afaki yani Mikât denilen yerlerden daha uzak memleketlerin hacıları, Mekke’den son ayrılacağı gün, “tavaf-ı sadr” yani tavaf-ı veda yapmak. Hayızlı kadına bu vacip değildir.

12-) Arafat’ta, güneş battıktan sonra da, biraz kalmak. Güneş batmadan önce, Arafat meydanından dışarı çıkanın kurban kesmesi lazım olur.

13-) Tavafı ziyarette Kâbe-i muazzama etrafında dörtten sonra üç kere daha dönmek.

14-) Tavafta abdestsiz veya cünüp olmamak.

15-) Üzerindeki elbise temiz olmak.

16-) Tavaf yaparken, Hatim denilen yerin dışından dolaşmak.

17-) Tavafta Kâbe-i muazzama, sol tarafta kalmak.

18-) Tavafı ziyareti, bayramın üçüncü gününün güneş batıncaya kadar yapmak.

19-) Tavaf ederken avret yeri kapalı olmak (Kadın için çok mühimdir).

20-) Safâ tepesi ile Merve arasında sa’y ederken, Safâ’dan başlamak.

21-) Safâ tepesine çıkınca, Kâbe’ye dönüp, tekbir, tehlil ve salâvat getirmek ve dua etmek. Sonra, Merve’ye doğru yürümek. Safâ’dan Merve’ye dört, Merve’den Safâ’ya 3 kere gidilir.

22-) Her tavaftan sonra, Mescid-i haram içinde iki rekat namaz kılmak.

23-) Şeytan taşlamasını bayram günlerinde yapmak.

24-) Tıraşı, bayramın birinci günü ve Harem hududu içinde yapmak.

25-) Sa’yı yürüyerek yapmaktır. (İki yeşil direk arasında erkek hızlı, kadın yavaş gider.)

26-) Kıran ve temettü hac yapan, şükür kurbanı kesmek.

27-) Kurbanı, bayramın birinci günü kesmek.

28-) Cima gibi yasak olan şeyler, Arafat’ta durmadan önce yapılırsa, haccı bozar. Bunları Arafat’tan önce yapmamak farzdır. Cimadan başkalarını, ihramdan çıkıncaya, cimayı tavaf-ı ziyareti yapıncaya kadar terk etmek vaciptir.

Bilerek veya bilmeyerek, bir vacibi vaktinde ve yerinde yapmayana ceza lazım olur. Hastalık, ihtiyarlık veya kalabalık gibi bir özürle terk edince bir şey lazım gelmez. Bir vekile yaptırması lazım olmaz.

Hayızlı, nifaslı kadın Mescid-i harama giremez. Tavaftan başka nüsükleri yapar. Tavafı ziyareti temizlenince yapar. Her günün ibadet, sonraki gecesinde de yapılabilir.

Haccın sünnetleri şunlardır:
1-) Afâki olanların hemen mescidi harama giderek tavaf-ı kudüm yapmaları. Kâbe’yi görünce tekbir, tehlil ve dua edilir. Erkekler, Hacer-i Esvede el ve yüz sürer. Tavaf-ı kudümden sonra ve iki rekat namazdan sonra, Safâ ile Merve arasında sa’y yapılır. Bundan sonra, ihramdan çıkmadan, Mekke şehrinde oturup, terviye gününe kadar, istenildiği miktar, nafile tavaf yapılır. Müfrid olan ve kârin olan hacılar, taş atıp, tıraş oluncaya kadar ihramdan çıkmayacağı için, ihramın yasakladığı şeylerden, her gün sakınmaları lazım olur. Mescid-i haram içinde namaz kılanların önünden geçmek günah değildir.

2-) İmamın üç yerde hutbe okumasıdır. Birisi Zilhicce ayının yedinci günü Mekke’de; ikincisi dokuzuncu günü, öğle namazı olunca, öğle ve ikindi namazlarından önce, Arafat’ta; üçüncüsü, on birinci günü, Minâ’da okunur. Arafat’ta hutbe bitince öğle ve hemen sonra ikindi namazı cemaat ile kılınır. İmama yetişemeyen ikindi namazını ikindi vaktinde kılar namazdan sonra imam ve cemaat Mescid-i Nemre’de Mevkıfe kıbleye karşı ayakta veya oturarak vakfeye durur. Cebeli Rahme kayaları üstüne çıkmak ve vakfe için niyet lazım değildir.

3-) Arafat’a gitmek için, Mekke’den Terviye [Zilhiccenin sekizinci] günü, sabah namazından sonra çıkmak. [Mekke’den Minâ’ya gidilir].

4-) Arefe gününden önceki ve bayramın birinci günü, ikinci ve üçüncü geceleri Minâ’da yatmak. (Üçüncü gece ve günü Minâ’da kalmak mecburi değildir.)

5-) Arafat’a gitmek için, Minâ’da, güneş doğduktan sonra yola çıkmak.

6-)Arefe gecesi Müzdelife’de yatmak. Arafat’tan Müzdelife’ye gelip, burada, yatsı vakti olunca, akşam ve yatsı namazları birbiri ardınca, cemaat ile kılınır. Akşam namazını Arafat’ta veya yolda kılanın, yatsının vakti çıkma dan Müzdelife’ye gelirse, burada tekrâr cemaat ile veya yalnız olarak, yatsı ile birlikte kılması lazımdır.

7-) Müzdelife’de, vakfeye, fecr ağardıktan sonra durmak. Gece Müzdelife’de yatıp, fecr açılırken, sabah namazını hemen kılıp, sonra, “Meş’aril Haram” denilen yerde, ortalık aydınlanıncaya kadar, vakfeye duru lur. Güneş doğmadan önce, Minâ’ya hareket edilir.

8-) Minâ’ya gelince Mescid-i hif’e en uzak olan ve Cemre-i Akâbe denilen yerde, sağ elin baş ve şehadet parmakları ile, iki buçuk metreden veya daha uzaktan, Cemre yerini gösteren duvarın dibine nohut kadar yedi taş atılır. Duvarın üstüne veya insana, hayvana çarptıktan sonra dibine düşerse caiz olur. Ertesi fecre kadar caiz ise de, o gün öğleden önce atmak sünnettir. Sonra, hiç durmadan buradan gidilip, isterse kurban keser. Çünkü seferi olana kurban kesmek vacip değildir. Seferi olan hacıların, müfrid oldukları zaman kurban kesmeleri vacip değildir. Kurbandan sonra tıraş olur ve ihramdan çıkar. Bayramın birinci günü Minâ’da olanlar ve bütün hacılar, bayram namazı kılmaz. Sonra, o gün veya ertesi gün veya daha ertesi gün Mekke ye gidip Mescid içinden niyet ederek Tavaf-ı ziyaret yapar. Buna Tavaf-ül ifâda da denilir. Tavafı ziyareti ve tıraşı bayramın üçüncü günü güneş battıktan sonraya bırakmak mekruhtur ve kurban kesmek lazım olur. Yalnız baygın olan kişinin yerine başkası tavaf yapılabilir. Tavafı ziyarette Reml ve Sa’y yapılmaz. Tavaf namazından sonra Minâ’ya gelir.

Öğle namazını Mekke’de veya Minâ’da kılar. Bayramın ikinci günü, öğle namazından sonra Minâ’da hutbe okunur. Hutbeden sonra, üç ayrı yerde, yedişer taş atılır. Mescid-i Hif’e yakın olandan başlanır. Üçüncü günü de böyle yedişer taş atılır ki, hepsi kırk dokuz taş olur. Bunları öğleden önce atmak caiz değil veya mekruhtur. Üçüncü günü güneş batmadan önce, Minâ’dan ayrılır. Dördüncü gün de Minâ’da kalıp, fecrden güneşin gurubuna kadar dilediği zaman yirmi dört taş atmak müstehaptır.

Dördüncü günü fecre kadar Minâ’da kalıp taş atmadan ayrılırsa, koyun kesmek lazım olur. Birinci ve ikinci yerlerinden taş attıktan sonra, kollar omuz hizasına kaldırılarak ve el ayaları semaya ve kıbleye çevrilerek dua edilir. Atılacak yetmiş taş, Müzdelife’de veya yolda toplanır. Hayvan üstünde taş atmak caizdir. Tavaf-ı sadr) dan sonra, zemzem suyu içilir. Kâbe’nin kapı eşiği öpülür. Göğüs ve sağ yanak Mültezem denilen yere sürülür. Sonra, Kâbe perdesine yapışıp, bildiği duaları okur. Ağlayarak Mescid kapısından dışarı çıkar.

9-) Arafat’ta, vakfeden önce gusletmek.

10-) Minâ’dan Mekke’ye son dönüşte, önce Ebtah denilen vadiye gelip, burada bir miktar durmaktır. Buradan Mekke’ye gelip dilediği kadar kalır.

11-) Hacca giderken, muhtaç olmayan ana, babadan, alacaklılardan, kefilinden izin almak sünnettir. Ana baba muhtaç ise, izinsiz gitmek haramdır. Nafaka bırakmadı ise, hanımından izinsiz gitmesi de haram olur. Mekke şehrine Mu’alla kapısından, Mescide Babüs Selam’dan ve gündüz girmek müstehaptır. Haccın sünnetini yapmayana ceza lazım gelmez. Mekruh olur, sevabı azalır.

İhramla ilgili sünnetler:
1-) İhrama girerken gusletmek veya abdest almak.

2-) İhrama girmeden önce 2 rekat namaz kılmak.

3-) Erkekler izar ve rida denilen iki parça örtüye sarınmak.

4-) İhramlı bulunduğu sürede her fırsatta telbiye söylemek.

5-) Telbiyeyi her başlayışta 3 defa tekrarlamak.

6-) Telbiyeden sonra salavat-ı şerife, salavattan sonra dua ve niyazda bulun mak.

Mekke ve Kâbe ile ilgili sünnetler:

1-) Mekke’ye mümkünse gündüz girmek (müstehaptır)

2-) Mekke’ye girmeden önce mümkünse gusletmek veya abdest almak.

3-) Kâbe’yi görünce dua etmek.

4-) Kâbe’nin önüne gelince tekbir ve tehlil getirmek.

5-) Mültezem’de yüzü ve göğsü Kâbe duvarına yapıştırıp, dua ve niyazda bulunmak.

Tavaf ile ilgili sünnetler:
1-) Tavafa başlarken Hacerül Esvedin hizasına Rükn-i Yemâni cihetinden doğru gelmek.

2-) Tavafa başlarken ve her şavtın sonunda Hacer-i Esved’i istilam etmek.

3-) Sonunda sa’y yapılacak tavaflarda erkekler ıstıba ve remel yapmak.

4-) Bütün şavtları ard arda (ara vermeden) yapmak.

5-) Nafile tavafı çok yapmak.

6-) Tavaf esnasında zikir, tehlil ve dua yapmak.

7-) Ziyaret tavafını bayramın ilk günü yapmak.

8-) Ziyaret tavafını şeytan taşlama, kurban ve tıraştan sonra yapmak.

Sa’y ile ilgili sünnetler:
1-) Tavaf bitince ara vermeden sa’ye başlamak.

2-) Sa’ye giderken Hacer-i Esved’i istilam etmek.

3-) Safâ ve Merve’de Kâbe görülebilecek kadar yükseğe çıkıp, Kâbe’ye dönerek tekbir, tehlil ve dua etmek.

4-) Erkekler yeşil renkle ışıklandırılış sütunlar arasıda hervele yapmak, diğer yerlerde ise yavaş yürümek.

5-) Bütün şavtları ara vermeden yapmak.

6-) Sa’yı abdestli yapmak.

7-) Sa’y esnasında tekbir, tehlil ve dua yapmak.

Arafat ve Vakfe ile ilgili sünnetler:
1-) Arafat’a arefe günü güneş doğduktan sonra Minâ’dan hareket etmek.

2-) Öğle ve ikindi namazlarını cem-i takdim ile kılmak.

3-) Zevalden sonra vakfe için mümkünse gusletmek veya abdestli bulunmak.

4-) Vakfeyi Cebel-i Rahme eteklerinde yapmak.

5-) Gün boyuca telbiye, zikir, tekbir, tehlil, tesbih salevat, namaz ve dua ile meşgul olmak.

Müzdelife ve Vakfesi ile ilgili sünnetler:
1-) Arafat’tan arefe günü güneş battıktan sonra Müzdelifeye sükunetle ağır ağır inmek ve Müzdelife’de “Meş’ar-i Haram” civarında gecelemek.

2-) Sabah namazını erken kılmak.

3-) Vakfeyi ortalık iyice aydınlanıncaya kadar sürdürmek.

Minâ ve şeytan taşlama ile ilgili sünnetler:
1-) Bayram sabahı ortalık iyice aydınlandıktan sonra, güneş doğmadan Müzdelife’den hareket edip, Minâ’ya gelmek.

2-) Vakit geçirmeden büyük şeytanı taşlamak.

3-) Taşlama yaparken Mekke’yi sola, Minâ’yı sağ tarafa almak.

4-) Taşları yaklaşık 3,5 – 5 m uzaktan atmak.

5-) İkinci ve Üçüncü Bayram günlerinde taşları küçük- orta- büyük şeytan sırası ile atmak.

6-) Küçük ve orta şeytana taş attıktan sonra dua etmek. Büyük şeytan taşlandıktan sonra hemen ayrılmak.

7-) Taşları Bayramın ilk günü öğleden önce, diğer günlerde ise öğleden sonra güneş batmadan önce atmak.

8-) Minâ’da Mekke’ye dönmekte acele edenler, bayramın üçüncü günü güneş batmadan önce Minâ’dan ayrılmalı.

Saçların kesilmesi ile ilgili sünnetler:
1-) Erkeklerin saçlarının tamamını tıraş etmesi veya tamamını kısaltması. (yani usturaya vurması)

2-) Tıraşı ziyaret tavafından önce, kurbandan sonra yapmak.

Zemzemle ilgili sünnetler:

1-) Veda tavafını yapıp tavaf namazını kıldıktan sonra bol bol zemzem içmek ve dökülmek.

2-) Zemzemi Kâbe’ye karşı ayakta ve Beytullaha bakarak içmek

Haccın edepleri şunlardır:
1-) Hac yolculuğu için dinine, ilmine güvenilir salih kimselerle istişare etmeli.

2-) Bilhassa hac yolculuğu esnasında gösterişten sakınmaya çalışmalı.

3-) Varsa, kul borcunu ve kul hakkını ödeyerek onlarla helalleşmeli.

4-) Tanıdıkları ile, arkadaşları ile helalleşip onların dualarını talep etmeli.

5-) Dargın olduğu müslüman varsa, barışmalı.

6-) Bir şeyi başkası görsün, başkası işitsin diye yapmaktan, övünmekten sakınmalı.

7-) Şüpheli olmayan tam helal para ile hacca gitmeli.

8-) Hacca giderken, din ve dünya işlerinde yardımcı olacak arkadaşlar bulmalı.

9-) Aile fertlerinin nafakasını noksansız temin edip gitmeli.

10-) Bilhassa hac yolunda Allah-u Teala’dan daha fazla korkmalı.

11-) Allah-u Teala’nın ismini çok zikretmeli.

12-) Öfkelenmemeye dikkat etmeli, vakarlı olmaya çalışmalı.

13-) Lüzumsuz konuşmayı ve boş şeyleri terk etmeye çalışmalı.

14-) Hacla ilgili hususları iyi öğrenmeli.

15-) Hac esnasında alış-veriş ve ticaret yapmaktan uzak kalmaya çalışmalı.

16-) Perşembe günü çıkamazsa, Pazartesi günü yola çıkmalı.

17-) Hep abdestli durmaya gayret etmeli.

18-) Evinden çıkmadan önce iki rekat nafile namaz kılmalı.

19-) Hac veya umreden dönünce, iki rekat nafile namaz kılmalı. [Kaza borcu olan kaza kılmalı]

Üç türlü hac vardır:
1-) İfrad Hac: Bu Haccı yapana “Müfrid Hacı” denir. İhrama girerken, yalnız hac yapmaya niyet eden kimsedir. Mekke’de oturanlar, yalnız “Müfrid hacı” olur.

2-) Kıran Hac: Bu Haccı yapana “Kârin Hacı” denir. Hac ile Umreye niyet eden kimsedir. Önce Umre için tavaf ve sa’y edip, sonra ihramını çıkarmadan ve tıraş olmadan, Hac günlerinde Hac için, tekrar tavaf ve sa’y yapar.

3-) Temettü Hac: Bu Haccı yapana “Mütemetti Hacı” denir. Hac aylarında [yani Şevval Zilkade ile, Zilhiccenin ilk on gününde] Umre yapmak için ihrama girip ve Umre için tavaf ve sa’y yapıp ve tıraş olup ihramdan çıkar. Memleketine gitmeyerek, o sene, terviye gününde veya daha önce, Hac için ihrama girerek, “Müfrid Hacı” gibi Hac yapandır. Yalnız tavaf-ı ziyaretten sonra da sa’y yapar.

Kârin ve mütemetti hacıların şükür kurbanı kesmesi vaciptir. Temettü veya Kıran haccı yapanlardan, kurbanlık hayvan bulunmaması veya alınamaması sebebiyle, kurban kesme imkanı olmayanlar, üç gün Hac öncesinde, yedi gün Hac’dan sonra olmak üzere on gün oruç tutarlar. İlk üç günün, ihrama girdikten sonra hac ayları içinde ve kurban bayramının ilk gününden önce Mekke’de tutulmuş olması zorunludur. Kurban kesme imkanı elde edilebileceği ümidiyle bu üç günlük orucun son vaktine kadar geciktirilmesi yani Arefe günü tamamlanmak üzere 7, 8 ve 9 Zilhicce günlerinde tutulması efdaldir. Temettü Haccında bu oruç henüz Hac için ihrama girmeden Umre ihramından sonra da tutulabilir. 

İHRAM VE HÜKÜMLERİ 
İhram, iki parçalı bez olup, iple bağlanmaz, düğümlenmez ve kancalı iğne ile tutturulmaz. Hac, umre, ticaret veya herhangi bir şey için uzaktan gelenlerin, mikât denilen yerleri, ihramsız geçerek, Mekke-i Mükerreme Haremi’ne girmeleri haramdır. Geçen kimsenin, geri mikata gelip ihrama girmesi lazımdır. İhrama girmezse, kurban kesmek lazım olur. Mikât denilen yerler ile, Harem-i Mekke arasına Hil denir. Mikâttan geçerken, bir iş için Hil’de kalmaya niyet edenlerin ve Hil’de oturanların, hacdan başka niyet ile ihramsız hareme girmeleri caizdir. Mikât yerlerini geçerken, niyet ederek ve telbiye yaparak, usulü ile, ihrama girilir. Mikât yerinden önce, hatta kendi memleketinde de giymek caiz ve daha iyidir.

İHRAM GİYENE YASAK OLANLAR 
İhrama giren kimseye ihramlı bulunduğu sürede (ihramdan çıkıncaya kadar) diğer zamanlarda helal olan bazı fiil ve davranışları yapması yasak olur. İşte bunlara ihram yasakları denir.

Bu yasaklar şunlardır:
1-) Saç veya sakal tıraşı olmak, bıyıkları kesmek.

2-) Kasık ve koltuk altı kıllarını yolmak veya tıraş etmek.

3-) Vücudun diğer yerlerindeki kılları koparmak veya kesmek

4-) Tırnak kesmek.

5-) Vücuda veya ihrama (kadınlar elbiselerine) güzel koku sürmek, kokulu sabun kullanmak.

6-) Giyim eşyası olarak hazırlanmış (dikilmiş veya örülmüş) şeyleri giymek. Normal şekilde giymeksizin, palto, pardösü, gömlek ve benzeri giyim eşyasını omuza almak veya bunları yatarken baş açıkta kalmak şartı ile üzerine örtmek yasak değildir.

7-) Başını ve yüzünü örtmek, takke bere giymek veya başa sarık sarmak.

8-) Eldiven, çorap veya topukları kapalı ayakkabı giymek. Giyimle ilgili yasaklar sadece erkeklere aittir. Hanımlar normal elbiselerini giyerler, ihram süresince, sadece yüzlerini örtmezler.

9-) Cinsi ilişki veya öpüşmek, oynaşmak, şehvetle tutmak…. gibi cinsi ilişkiye götüren davranışlarda bulunmak.

10-) Şehevi duyguları tahrik edici şeyleri konuşmak.

11-) Tâ’attan ayrılıp, haram fiilleri yapmak.

12-) Başkaları ile tartışmak, kavga etmek, sövmek, kötü söz ve davranışlarla gönül kırmak.

13-) Eti ister yensin ister yenmesin her türlü kara avını avlamak.

14-) Avcıya avını göstermek veya avlanmak konusunda yardımcı olmak.

15-) Av hayvanlarına zarar vermek.

16-) Harem bölgesinde kendiliğinden çıkan ot ve ağaçların koparılması, ister ihramlı, ister ihramsız herkes için yasaktır.

17-) Kokulu sabun ile başını yıkamak.

18-) Kendi üzerinde bulunan biti öldürmek ve öldürmek için göstermek.

Bunları bilerek veya bilmeyerek, unutarak yapanlara, kurban, sadaka cezaları lazım olur. Ceza olarak kesilen kurbanın etinden sahibi yiyemez. İfrad hacda bir kurban icap ettiren suçu, kârin hacı işlerse, biri umre için, iki adet kurban kesmesi lazımdır.

İhramlıya yasak olmayanlar şunlardır
1-) Başına dokundurmamak şartı ile, herhangi bir şeyin altında ve gölgesinde oturmak. Şemsiye kullanmak.

2-) Yıkanmak, kokusuz sabun kullanmak.

3-) İhram örtülerini yıkamak veya değiştirmek.

4-) Kıl koparmadan kaşınmak, gözde biten kılı veya kırılmış tırnağı koparmak.

5-) Diş fırçalamak, sürme çekmek.

6-) Diş çektirmek, kan aldırmak, iğne vurulmak, yara üzerine sargı sarmak.

7-) Güzel koku satan dükkanda oturmak veya güzel koku satın almak.

8-) Yüzük, kol saati takmak ve silah taşımak, bele kuşak, para kesesi, kemer bağlamak, omuza çanta asmak.

9-) Kollarını giymeden palto veya ceket gibi dikilmiş bir elbiseyi omuzlarına almak.

10-) Yorgan, battaniye veya herhangi bir örtü ile yüz ve baş hariç, vücudun diğer kısımlarını örtmek.

11-) Balık vb. su ürünlerini avlamak.

12-) Kendi emri olmadan, ihramsız kişi tarafından avlanan kara avının etinden yemek.

13-) Karga, çaylak, yılan, akrep, fare, sinek, karınca, pire, arı, kene, keler, kelebek, kaplumbağa gibi av hayvanı olmayan hayvan veya haşerelerle, kuduz ve saldırgan köpek, kurt ve kaplan gibi yırtıcı hayvanları öldürmek.

14-) Pire, her türlü sinek, başkasının üzerinde bulunan biti, fare, yılan, akrep, kurt, çaylak gibi zararlı ve insana saldıran hayvanları öldürmek.

15-) Terlik gibi üstü açık ayakkabı giymek.

16-) Biti öldürmemek ve saç dökülmemek üzere kaşımak.

17-) Renkli ihram giymek.

18-) Gusletmek.

19-) Başı adet olmayan şey ile (taş, tepsi) örtmek, paket gibi şeyler koymak.

20-) İnsanların dikip yetiştirdiği sebze ve ağaçları koparmak.

21-) Düşman ile dövüşmek.

22-) Kadınların deriye değmemek üzere yüzlerini örtmeleri ve dikilmiş elbise, mest, çorap giymeleri, örtü altına ziynet eşyası takmaları caizdir.

Bir hacı, Arefe günü, öğle ezanından bayramın birinci günü, sabah namazı vaktine kadar olan zaman içinde, Arafat’ta biraz dursa veya ihramlı olarak Arafat’tan geçse veya ihramlandıktan sonra hasta olup uykuda iken, baygın sedye içinde veya başka bir şeyle taşınarak nüsükler (ibadetler) yaptırılırsa veyahut ihrama girmeden önce, hasta olan, bayılan yerine başkası ihrama girip, bu uyanmadan, ayılmadan önce, o bunun yerine de nüsükleri (ibadetleri) ayrıca yaparsa veya Arefe günü olduğunu bilmeyerek, Arafat’ta dursa, Haccı sahih ve tavaf-ı kudüm düşer. O yerin Arafat olduğunu bilmek ve niyet etmek lazım değildir. O gün veya gece, Arafat’ta bulunmayan veya Arafat’tan geçmeyen hacı olmaz.

İHRAMA GİRME YERLERİ (MİKATLAR)
Mikat, ihrama girme yeri ve zamanı demektir. Bir terim olarak, Mekke çevresinde, çeşitli bölge ve ülkelerden Hacca gelenlerin ihrama girecekleri özel yerleri ifade eder. Bir kimsenin, Hac veya Umre için, mikatları ihramsız geçmesi caiz olmaz. Aksi halde kurban veya mikat yerine dönmek gerekir. Ancak mikat yerinden önce ihrama girmek ittifakla caizdir.

İhrama girme yerleri, Mekke’de, Mekke (Harem) ile mikatlar arasında veya mikatların dışında kalan bölgelerde (afaki) oturanlara göre değişiklik gösterir.

1-) Mekke’de oturanlar: Bunların Hac için ihrama girme yeri yine Mekke’dir. Peygamberimiz (s.a.v.) ashabı kirama Hac için ihrama, Mekke’nin içinde girmelerini emir buyurmuştur. Mekke dışında, harem dahilinde evi olanlar da böyledir. Mekkelilerin Umre için mikat yeri ise, dilediği herhangi bir yerden, harem bölgesine en yakın olan yeridir. Ancak Umrede ihrama girmek için  en faziletli yer “Ten’im”, sonra “Cü’rane”, sonra “Hudeybiye”dir.

2-) Hıll’de oturanlar: Harem bölgesiyle, beş mikat yerinin çevrelediği alan arasındaki bölgeye “Hıll” denir. Hıll’de oturanların Hac veya Umre için ihrama girme yeri ailelerinin bulunduğu yer veya bu yerle harem arasında kalan, dilediği herhangi bir yerdir.

3-) Mikatların çevrelediği alan dışında oturanlar (afaki): Arabistan’da mikatlar dışında oturanlarla, dış ülkelerden Hac veya Umre niyetiyle Hicaz’a gidenler için geldiği bölge veya ülkeye göre ihrama girme yerleri belirlenmiştir. İbni Abbas (r.a)’tan rivayet edildiğine göre: “Nebi (s.a.v), Medineliler için Zülhuleyfe’yi, Şamlılar için el-Cuhfe’yi, Necidliler için Karnü’l-Menazil’i ve Yemenliler için Yelemlem’i mikat olarak belirledi. Bunlar, belirtilen bölge veya ülke tarafından gelen diğer belde yolcuları için de mikat yeridir.”

Gelinen ülkelere göre mikatlar şöyledir:
a-) Türkiye, Suriye, Mısır, Mağrib ve Avrupa tarafından deniz yoluyla gelenlerin mikatı Cuhfe (Rabiğ)’dir. Cuhfe ile Mekke arası yaklaşık 187 km. dir.

b-) Medine’den gelenlerin mikatı Zülhuleyfe olup, Mekke’ye yaklaşık 464 km’dir. En uzak mikat yeri burasıdır.

c-) Irak, İran ve diğer doğu ülkelerinden gelenlerin mikatı Zat-ı Irk’tır. Bu yer Mekke’ye yaklaşık 94 km’dir.

d-) Kuveyt ve Necid yönünden gelenlerin mikatı bugün “es-Seyl denilen” Karnü’l-Menazil’dir.

e.) Yemen’den gelenlerin mikatı Mekke’nin güneyinde bulunan Yelemlem olup, Mekke’ye 54 km.dir,

İhrama girme yerlerini Peygamberimiz (s.a.v.) tayin ettiği için Hac, Umre, için gelen her müslümanın buralarda veya daha önce ihrama girmiş olması lazımdır. Eğer yol, bu noktalardan geçmiyorsa buraların hizalarından ihrama girilir. Medine’ye gelenler, Hac için Mekke’ye doğru yola çıkınca Zülhuleyfe’de bugün “Abar-ı Ali” denilen yerde ihrama girerler.

Mikatlardan içeride bulunan kimseler, ihramsız Mekke’ye girebilirler. Fakat Hac veya Umre için, bulundukları yerden ihrama girerler. Mikat içinde, fakat Mekke dışında bulunan, bulunduğu yerde, Mekke’nin içinde oturanlar ise, kaldığı evde ihrama girerler.

Dışarıdan Hac veya Umre için gelen kimse mikatı ihramsız geçerse ya bir kurban keser veya geri dönüp mikat yerinde ihrama girer. Mekke’ye girme niyeti olmaksızın mikatı ihramsız geçene bir şey lazım gelmez. 

Kadınlarla ilgili iki şart vardır.
1-) Hacda yol arkadaşının bulunması: Hac yapacak kadının yanında kocası veya mahrem bir hısımının bulunması gereklidir. Aksi halde kendisine Hac Farz olmaz. “Kadın, yanında mahremi bulunmadıkça üç günden (seferi mesafe) fazla yolculuk yapamaz.”

Mahrem hısım ifadesi, nesep, süt veya sıhri hısımlık yüzünden kendisiyle evlenmek ebediyyen haram olan kimseleri içine alır. Oğul, torun, baba, dede, süt oğul, süt kardeş, damat, kayınpeder gibi. Kız kardeşin, hala veya teyzenin kocası olmak geçici evlenme engeli doğurduğundan, eniştelerle Hac yolculuğu caiz olmaz.

2-) İddetli Olmaması: Hac yapacak kadının boşanma veya vefattan dolayı iddetli olmaması gereklidir. Çünkü Yüce Allah şu ayetle iddetli kadınların evden çıkışını yasaklamıştır: “Boşadığınız kadınları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çıkmasınlar.” (Talak, 65/1) Haccın başka bir vakitte edası mümkündür. İddet ise ancak özel bir vakitte söz konusu olur.

Hacca Mani Olan Haller
İslam’da Hacca mani olabilecek bazı haller vardır. Bu haller İslam alimleri tarafından şöyle açıklanmıştır:

1-) Ebeveyn: Ana veya baba çocuğunu nafile Hac veya Umre için ihrama girmekten alıkoyabilir. Ancak bu ikisi farz Hacca engel olamaz. Çünkü ebeveyne hizmet, bir cihaddır. Farz Hacda ana babadan izin almak sünnettir.

2-) Evlilik: İslam alimlerinin çoğunluğuna göre, koca, karısının farz haccına engel olamaz. Çünkü bu, ilk yükümlülük yılında farz olmuştur.

3-) Kölelik: Efendinin kölesini farz ve sünnet Hacdan alıkoyma hakkı vardır. Ancak köle onun izniyle ihrama girmişse, artık Hac veya Umreyi tamamlamasına engel olamaz.

4-) Hapis: Haksız olarak veya maddi sıkıntı içinde olduğu halde bir borçtan dolayı hapiste bulunmak Hac engelidir.

5-) Borçluluk: Vadesi gelen borcunu ödemek için başka bir malı olmayan borçlunun Hac yapmasına, alacaklı engel olabilir. Vadesi gelmeyen borçlar Hac engeli teşkil etmez.

6-) Hacr altında (engelli) bulunmak: Sefih olan kimse veli veya vasinin izni olmadıkça Hac yapamaz.

7-) İhsar: Hac veya Umre için ihrama girmiş olan kimsenin, düşmanın engel olması veya hastalık gibi bir sebeple Hac veya Umreyi tamamlayamadan ihramdan çıkmak zorunda kalmasıdır. Böyle bir engelle karşılaşan kimseye de “muhsar” denir. Ölüm veya malını verme dışında engeli aşmaya gücü yetmeyen Hacı, engelin kalkması umulan bir süre bekledikten sonra ihramdan çıkabilir. Ancak bu durumda kurban kesmesi gerekir.

8-) Hastalık: Bir kimse ihrama girdikten sonra hastalansa, Ebu Hanife’ye göre, muhsar sayılır ve ihramdan çıkabilir.

Haccın Sıhhatinin Şartları
Yapılacak Haccın geçerli olması için dört şartın bulunması gereklidir:

1-) İslam: Haccın, hem farz olma ve hem de sıhhat şartıdır.

2-) Özel yerler: Arafat ve Kâbe.

3-) Özel vakit: Arafatta vakfe, arafe günü zevalden itibaren, Kurban bayramı sabahı şafak sökünceye, ziyaret tavafı ise, bayram sabahından, ömür sonuna kadar yapılabilir. Ancak ziyaret tavafını bayramın ilk üç gününde yapmak vacib olduğu için, ziyaret tavafını bundan sonraya bırakana, vacibi terk ettiği için, kurban kesmek gerekli olur.

4. İhram: Hac veya Umre niyetiyle, diğer zamanlarda helal olan bir kısım, fiil ve davranışları, kişinin kendisine Hac veya Umre süresince haram kılması demektir. Halk arasında ihramlı erkeğin örtündüğü iki parça örtüye de “ihram” denilmektedir.

UMRE:
Hacda yapılan tavaf, sa’y gibi vazifelerle alakalı hükümler umrede de geçerlidir. Umrenin iki farzı vardır: İhrama girmek ve tavaf yapmak. Bunlardan ihram umrenin şartı, tavaf ise rüknüdür.
YADA:
A) Umrenin Rükünleri
Umrenin üç rüknü vardır:
1. İhrama girmek.
2. Beytullah’ı tavaf etmek.
3. Safa ve Merve arasında sa’y etmek.

B) Umrenin Vâcibi
Umrenin tek vâcibi olup bu, yalnızca saçını tıraş etmektir.

C) Umrenin Sünnetleri
Umrenin sünnetleri şunlardır:
• İhrama girmeden önce boy abdesti almak.
• Dualar.
• Tavaf ve sa’y için belirlenmiş olan zikirleri yapmak.

Hakkımda

Fotoğrafım
https://www.facebook.com/VAHDED.HOCA SİTEMİZİ ZİYARET EDİP ÜYE OLURSANIZ ÇALIŞMALARIMIZA DESTEK VERMİŞ OLURSUNUZ ALLAH cc CÜMLE MÜMİNLERDEN RAZI OLSUN.